12 Kasım 2012 Pazartesi

HEYECAN - Milli Görüş niçin var !!!

Bir davadır Milli Görüş Şanlı bir dava...

     Bir devlet ki adını tüm dünya ya ismini İslam çizgisinde adaletiyle, yaşayışıyla, sanatıyla, mimarisiyle, göstermiş olan Osmanlı Devletidir.
     Böylesine güçlü ve köklü ve uzun yıllar dimdik olmasının sebebi idaresinin temelini almış olduğu, manevi bir nur sayesindedir elbette. Membaını İslamdan alınarak Rabbine boyun kesen onun Resulüne ümmetlik olabilmek adına İslamı dünyada hakim kılma gayretinde sürdürülen yönetilen bir devlet anlayışı.
     Ama tarih her an bir döngü içinde bir tekerrürden ibarettir, Allah'ın hükmüne karşı yapılan fiiliyatlar içlerinde bulundukları kavimleri ümmetleri toplumları helaka sürüklemiştir. Fakat insanoğlu bu yolda yine aynı hatalara bildikleri halde düşmüşlerdir.
    Milli Görüşün ülkemizdeki kurulma gayesini anlatmadan önce Türkiye Cumhuriyeti adı verilen yani Osmanlı Devletinden sonra kurulmuş bir yönetimden bahsedelim, peki ne olmuş bu değişimle birlikte şeriat yönetiminden Kuran kaidelerinden ayrılarak laiklik denilen bir kavramıda içinde bulunduran yeni bir sisteme adınada  anayasa adı verilen  konun ve kurallarını çeşitli Avrupa ülkelerinde ki hukuk sisteminden alınmış bir yasama yürütme yargı ,kanun nizam şeklidir. Daha sonrasında ne olmuş, bu değişimin gerektirdiği uygulamalar halka işletilmiş, sadece bununla kalınmamış adına medeniyet denilen şeyle birlikte bir giyim kuşam tarzı gibi şeyler ilk olarak halkın içinde ki o zihniyetteki veya yatkın olan zihniyetteki ! kültürlü, ilerici, açık görüşlü, çağdaş insan dedikleri kişilerde ilk olarak tatbik edilmiş bu uygulama daha sonra da diğer kalan kısımdaki halka köylerde, kasabalarda, beldelerde, vatandaşlara da inceden inceden dayatılmış. Dayatılmış evet, çünkü dayatılmış dememde ki gaye bu düzene girmek istemeyen başından fesini takkesini çıkarmayana bir takım cezalar verilmiş. Örneğin binlerce idam cezası gibi, bu kişilerin arasında topluma ilmi dini manevi bilgileri öğreten alimler efendiler şeyhler hocalar gibi seçkin kişiler.
     Peki bu Cumhuriyet denilen şey hiç mi yarar sağlamamış Türkiye ismini verdikleri devlet hiç mi ilerlememiş gelişmemiş ?
     Yeni oluşum halinde olan devlet o görüşü destekleyen kişilerin egomanyasında bir takım baskı ile susturma dayatmalarla bazı maddeleri de tabulaştırarak halka sunulmuş hatta öyle ki yeni bir dil ile birlikte Osmanlıya ait bir şey bırakılmayacak şekilde büyük bir gayretle silinmeye çalışılmıştır. Halk nihayetinde cahil kalmış tabi ki de böylelikle.
    Sonra eğitim diye halkın önüne sundukları dış mihraklı eğitim müfredatını köy enstitülerinde vs vatandaşa sunulmuş. Yeni bir oluşum Hakkın hakimiyetini sözde hiçe sayarak kendi benimsedikleri adını çağdaşlık dedikleri muasır medeniyetler! seviyesine yükseltmek için ezmişler de ezmişler. İslama yakın bir hareketi Cumhuriyet dedikleri yönetim sisteminin içine dahil etmek istenildiğinde hemen darbeler kapatmalar idamlar...
    Bu yolda Allahın kulları için miracı kabul edilen namaz için çağrı olan Ezan-ı Muhammediyyeyi bile kendi türettikleri Türkçe diline çevirtip okutmuşlar yıllarca ve bunun tekrar eski haline arapça olarak okunmasına vesile olan bir Adnan Menderesi bile idam edebilmişlerdir. Allah mekanlarını cennet eylesin İskipli Atıfların ve nicelerinin...
    Buraya kadar tamam... ve yıllar gelmiş 1969...
Sonra bir adam adı Erbakan Milli Görüş denilen İslamı temel alan milli ve manevi kalkınma için tarihine ceddine topraklarına ve değerlerine sahip çıkmak ve elli yıldır oynanan bu batıl oyunu bozup Hakkın Gelip Batılın Zail olabilmesi adına bir hareket başlatmıştır.
    Elbette bir çiçekle bahat gelmez bunu herkes bilir ama her bahar bir çiçekle başlar inancıyla bilinciyle harekete geçmiştir.
    Nasıl olmuştur bu hareket HEYECAN HEYECAN HEYECAN ile Aşk ile Muhabbet ile...
...
Peki böyle bir hareketi başlattığında milletine  neleri söylemiş, onlar milli görüşte neymiş o neyin nesi ne gerek vardı buna diyenlere;
 " Herhangi bir kimse Malazgirtte İnanışının Şahlanışını yaşamadan Kosavada niğboluda bir kılıç olup parlamadan Ulubatlı Hasan olup İstanbulu fethetmeden Sultan Fatih olup Atını denize sürmeden Kanuni olup Şanlı ordularıyla avrupanın içine yürümeden Seyit çavuş olup 250 kiloluk mermiyi Ya Allah deyip Namluya sürmeden bir insan Sakaryanın siperlerine girmeden, ve Kıbrısta Düşman tahkimatının arasından geçmeden Milli Selametin ne olduğunu anlayamaz... "  demiştir.
Şimdi sizlere asıl bahsetmek istediğim konuya böylelikle gelmiş bulunuyorum, bundan sonra buraya yazdıklarıma ayrı bir kulak kesin efendim...

Bu heyacan bu nur bu bayrak bu emanet kişilerin istemesiyle olacak iş değildir Allahın taktiri gereği olur elbette. Emaneti Ehline veriniz. Bu çok önemlidir. Eğer başkasına taktir edilmiş bir makamda görevde konumda bulunmak için gayret sarf edersen bir gün bunun hesabını büyük ödersin.

    Allah eğer Yusuf için birini seçtimi diğer 12 evladın onun yerinde olmak istemekliği yalnıştır, yine aynı şekilde Allah Musa as seçtimi Karun olup kibirlenmek onu çekememek olmaz, Allah Hz Rasulullah S.a.a. seçtiğinde Mekkeli müşriklerin önde gelenleri neden o seçildi neden o peygamber oldu ben olamadım diye karşı çıkmışlardır. Hatta kimileri inandıkları halde kibirlerinde enaniyetlerinden kabul etmediler o makamda kendilerini görmek istediler.

   Eğer sen Hz peygamberin yeğeni damadı ilmin kapısı Allahın Arslanı Hz Ali Kerramallahu vechenin yerinde kanumunda gözün olduğumu hata edersin. Çünkü o konum Allahın taktiri ile öylesine temiz pak Onun ahlakıyla ahlaklanmış terbiyesiyle büyümüş birinindir o görev veliahtlık.
   Sen burada konumunu iyi bilmez isen hata edersin hakkı ayırt edemezsin yoksa Kerbalada Hz peygamberin inci tanesinden biri olan Hz Fatımanın kuzusu Hz Hüseyini şehit edenler acele edin namaz geç kalıcak diyebilmişlerdir.
    Bu olay daha sonrada hep böyle olmuştur Osmanlıda da Türkiye Cumhuriyetinde de birileri ölsemde ben hep anılayım için kendilerini mabetleştirmişlerdir bile. İnsanlar toplumumuzda olmasaydın olmazdık sözünü bir başkası için söyleyebilmektedir.
...
     Şimdi gelelim sonuca bakınız bir gençlik şölenini daha geride bıraktık artık evinden çıkıp şölenin yapıldığı salona güller eşliğinde gelen bir Erbakan yok aramızda elbette, ama heyecan heyecan diyeceksin sende o heyecan olmayacak yada bunu tam anlamıyla veremeyeceksin bu olmaz, benim kimseyle sorunum yok genel başkana bir sözümde yok ama bu dava böyle cansız olmamalı bu dava Erbakansız olmamalı...
    Eğer bir Fetih şöleninde Erbakan olmazsa eğer gençlik şöleninde bir genç olan Erbakanın evladı mirası olan Fatih Erbakan olmadımı bu iş olmaz arkadaşlar abiler hocalar... Bir parçalanma daha kaldırmaz bu beden, dünya için yeniden büyük Türkiye diyeceksin ama kendi içinde ki başlık olgusunu yok edemeyeceksin işte bu olmaz.
... Bu sırtınızı döndüğünüz kişi Numan değildir Beyler... Merhum Necmeddin Erbakan Hocamızın merhum Hatice Nerminden olma Evladıdır. O terbiyeyle ahlakla o manevi havayla büyümüştür... Biz hocamızın yolundan gidiyoruz diyip siyasetin sünnisi olunmaz biz erbakan hocanın evladının peşinden ayrılmayız o nereye ben oraya diyerekte siyesetin şialığını çıkarmayın... yada ileride kavgaya tokuşupta gerçeğe sırt çevirip siyasetin hariciliğinide çıkarmayın...
     Aklınızı başınıza alın Milli Görüş kimsenin malı değildir. Merhum Erbakan'da bu salonda Erbakancı olan varsa çıksın dediği gibi bu dava kişilerin şahışların davası değildir...
     Milli Görüş Hakkın hakim olması için mevcut sistemde şuan gerekli görülen bir milli dini tarihi ceddi bir davadır bunun için kurulmuştur.
     Allah Nurunu Tamamlayacaktır... Selametle... Selam ve dua ile...
 Muammer YAVUZ
12/11/2012